Anasayfa
20-07-2019
Allah’ı unutanlar gibi olmamak
Gökler ve yer, gece ile gündüz, esen rüzgarlar, yağmur yüklü bulutlar, yeşeren yeryüzü, birbirinden farklı renkler ve diller, dikili dağlar... İçimiz ve dışımızdaki bütün varlıklar Allah’ın varlığına, engin aklı ve hikmetine, sınırsız kudret ve rahmetine belgedir. Pek tabidir ki her belge varlık bize Yaratıcımız Rabbimizi hatırlatmakta, O’na yöneltmektedir.
Ne var ki varlıklar içinde hür irade verilerek ilâhî denemeye uğratılan insan, göklerde ve yerde nice varlıkları izlerken, yüreğini Rabbine kapayabilmekte, O’nu anmaktan yüz çevirebilmektedir.
Bu sebepledir ki; insana, yaratılış maddesine bakması, aldığı gıdalara ve gıdalar için yağmurların nasıl yağdırıldığına, toprağın nasıl çatladığına, tohumların nasıl, sergilenen bağlara, çıkarılan bitkilere nazar etmesi emrolunmaktadır.
Kulluk bilinci içinde yaşayabilmemiz için bizimle beraber ve bize şah damarımızdan daha yakın olduğu kudreti ve rahmetiyle bizi kuşattığı ve içinde bulunduğumuz maddî ve manevî hali bildiği inancıyla O’nu sürekli anacağız.
Allah’ı yüce vasıfları, Kur’ânî emirleri ve yasakları, armağanları ve cezaları ile sevgi, saygı ve de korku içinde anmak, bir diğer anlatımla O’nu hiç mi hiç unutmamakla yükümlüyüz.
İnsan hayatında uğranılabilecek en büyük felaket; O’nu unutmak, unutanlar gibi olmaktır. Bu nedenledir ki Kur’ân’ımız, Rabbimizi unutmamamız üzerinde yoğunlaşmıştır.
Haşr Sûresi’nin 18. ve 19. âyetlerinde şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Allah’a kulluk şuuru içinde yaşayın. Herkes yargılanacağı Kıyâmet Günü için yaptığı işlere iyice baksın. Aman, Allah’ın buyruklarına aykırılıktan sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’ı unutup da, Allah’ın kendilerine öz benliklerini unutturduğu kişiler gibi olmayın. Onlar Rabbine baş kaldırmış kişilerdir.”
Allah’ı unutanlar gibi olmamak... Her bir varlıkta O’nun yaratıcı kudretini, eksiksiz düzenini ve engin rahmetini göremeyenler, emirleri ve yasaklarını önemsemeyenler, ürpermeksizin günahlara dalanlar ve O’nun huzurunda yargılanacakları hakikatine duyarsız kalanlar gibi olmamalıyız. Zira Rabbimizi unutmak, bilerek ve irademizi kullanarak kulluğu terketmektir ki, bu olumsuz vasıf, O’na ve uygulanması gerekli kurallar koyduğuna inanmayan kâfirlerin sıfatıdır.
Her suç kendi cinsinden bir amelle cezalandırıldığından, yaşantımızda Allah’ımızı unutmanın cezası, O’nun bize kendi özbenliklerimizi unutturmasıdır.
Yukarıda anlamı verilen Haşr Sûresi’nin 19. âyeti bu gerçeği duyurmaktadır. Rabbini unuttuğu için öz benliğini kendisine unutturulan insan, niçin yaratıldığını tefekkür edemez. Ebedî akıbetini düşünemez. Öğüt alamaz, ilâhî azabtan koruyacak ameller yapamaz, çıkar gütmeksizin topluma yararı ve insanların islahı için güzel ameller üretemez. O artık iç dünyasında yapayalnızdır. Kalbi zikrin aydınlığından yoksundur. Rabbinin armağanlarını ümit etmediği için, gerçek amaçtan mahrumdur. Kur’ân’ın deyimiyle dar bir hayata mahkûmdur. Rabbini unuttuğu için diğer varlıklara da yabancıdır. Güneşi, ayı, dağları, denizleri, bitkileri, hayvanları hizmetine sunulmuş Allah’ı zikreden dost varlıklar olarak göremez.
O halde Allah’ı unutmamak için; O’nun varlığını, birliğini, ilim, kudret ve iradesini hissettirecek, Allah’ın güzel isimlerini anarak ve o isimlerin taşıdığı manalar üzerinde düşünerek hareket etmek lazımdır. Allah’ı anarak, düşünerek, Resulünü hatıra getirerek vakitlerini değerlendiren mümin, alışkanlıklarını, günlük davranış ve işlerini ibadete dönüştürür. Allah’la irtibatı canlı tutar ve gafletten kurtulur. Her iki alemde de güzel bir hayat yaşar.

Gelin! Kendimizi dâimâ Cenâb-ı Hakk’ın huzûrunda bilerek, O’nun bizi her an ve mekânda gördüğü, hattâ bize şah damarımızdan bile daha yakın olduğu şuur ve idrâki içinde Hakk’a yönelelim! İşte bu keyfiyette bir yöneliş ile kalpte “huzûr” hâli gerçekleşir. 
Yüce Rabbimizin bize öğrettiği duâ ile bitirelim:
“...Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme....” Bakara : 286
“Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan Sensin.” Âl-i İmrân : 8

20 Temmuz 2019 Cumartesi 21:33