Anasayfa
19-09-2019
Muharrem ayı
Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye göç edişini başlangıç tarihi olarak esas alan, dolayısıyla, İslam ümmeti için büyük anlam taşıyan, Hicretin 1441’nci yılını geçtiğimiz Cumartesi günü idrak etmiştik. Bu hicri takvimimizin başlangıç ayı muharrem ayıdır. Bundan dolayıdır ki, muharrem ayı İslam tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Muharrem ayının onuncu günü olan önümüzdeki Pazartesi de “aşure günü” denilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), muharrem ayına çok değer vermiş ve “Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç, Allah’ın değer verdiği ay olan muharrem ayında tutulan âşûrâ orucudur” (Müslim) buyurmuş, bizatihi kendisi de bu ayda oruç tutmuştur.

Muharrem ayı ve bu aydaki güzel ameller hakkında bulunan rivayetlerde, bu ayın önemine dikkatlerimiz çekilmiştir. Örneğin Hazreti Aişe (r.anha) validemizden rivayet edilen bir hadis-i şerifte, “İslam gelmeden önce, Mekke halkı “âşûrâ” gününde oruç tutar, Peygamberimiz (s.a.s.) de aynı orucu tutardı. Mekke’den Medine’ye hicret buyurduktan sonra da aynı orucu tutmaya devam etmiş, bu defa Müslümanlara da aynı orucu tutmalarını tavsiye buyurmuştur.” (Buhârî)

Ramazan ayı orucu farz kılınınmasından sonra da Efendimiz (a.s.)’ın tavsiyesi gereği aşure orucu sünnet bir oruç olarak tutulmaya devam etmiştir. (Buhârî) “Aşûrâ orucu” ismi verilen bu oruç, muharrem ayının onuncu günü tutulabilir, ama sünnet olan, muharrem ayının dokuzuncu veya onbirinci gününü de katarak bir gün öncesi veya sonrası ile iki günü oruçlu geçirmektir. (Tirmizî)

Muharrem ayının ehemmiyeti sadece hicret olayından dolayı da değildir. İnsanlık tarihinde yaşanmış birtakım hadiseler var ki, onlar da bu aya önem kazandırmıştır. Bu cereyan eden olaylar hakkında bize kadar ulaşan rivayetlere göre, Hz. Adem (a.s.)’ın cennetten yer yüzüne indirilmesi, Hz. Nuh (a.s.)’ın tufandan kurtulması, Hz. Musa (a.s.) ve O’na iman eden müminlerin, Firavun’un zulmünden kurtulmaları gibi, insanlık tarihinde her biri birer dönüm noktası sayılabilecek bir çok önemli olay yine bu ayda vuku bulmuştur. İslam tarihi açısından son derece özel bir yeri olan Hz. Hüseyin (r.a.) efendimiz’in Kerbela’da şehit edilmesi olayı da yine muharrem ayının onuncu gününde vuku bulmuştur. Bilinen bir gerçektir ki, sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in çok sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a.) efendimiz, o dönemde cereyan eden çirkin siyasî kargaşa ve çatışmalar neticesinde şehid edilmiştir. Bu ciğer dağlayan ve acısı halen ilk günkü gibi devam eden üzücü olay, hem Hz. Peygamber ailesini “âl-i beyti”ni hem de Peygamber ve ehl-i beytini seven mü’minleri üzüntüye boğmuş ve asırlardır Ümmet-i Muhammed’in gönlünde silinmez izler bırakmıştır.

Geçmişte yaşanmış ve telafisi bu gün mümkün olmayan böyle acı faciaları unutmayarak hatırlamamız, dersler ve ibretler almamız gerekir. Böylesi acı olaylar karşısında, sağduyulu hareket etmek, Allah ve Peygamber sevgisi etrafında kenetlenmek ve İslam dininin kardeşliğe vermiş olduğu ehemmiyete binaen, kardeşliklerimize halel getirecek tutum ve davranışlardan uzak durmak bugün en önemli görevimizdir. Hz. Peygamberi, O’nun aile fertlerini ve arkadaşlarını sevmek hepimizin ortak heyecanı olmalıdır. Aynı şekilde Müslümanların birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine merhamet etmeleri de üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur. İşte bu gün bile geçmiş bu acı tecrübelerden ibret alınmamış ki, İslam dünyasında hala oluk oluk müslüman kanı akıtılmaktadır. İyi bilelim ki, geçmişten dersler almadığımız, yüce dinimiz İslam’ın bize öğrettiği din kardeşliği sevgi ve saygısında bir araya gelmediğimiz ve bu suretle düşmanlarımızın oyununu bozmadığımız sürece, huzurlu bir dünya hayatı yaşayamayız, birlik ve beraberliğimizi muhafaza edemeyiz; mevcut kaos ortamından kurtulamayız. Bundan dolayıdır ki, evvela mü’minler olarak hepimizin kardeş olduğumuzun şuuruna ermeliyiz bu ayda. Aramızda kırgınlık ve kızgınlıkları unutmalıyız. Bir araya gelmiş ve kaynaşmış müslümanların bu birliği, bütün insanlığa örnek olmalıdır. Çünkü dünyada gelinen nokta itibariyle insanlık, artık kan ve gözyaşına doymuş bulunmaktadır ve artık kansız ve gözyaşısız bir dünya arzulamaktadır. Bunun öncülüğünü de müslümanlar yapmalıdır.

Bu ves’leyle Hicri 1441’cı yılınızı, Muharrem ayınızı ve Aşure Günümüzü kutlar, Allah yolunda, Allah’ın emirlerini uygulamayı, yasaklarından uzak bir hayat yaşamayı Rabbimden niyaz ederim.



19 Eylül 2019 Perşembe 11:04